Usta o eski semeri sattık
Gidene gitti, gelene de geldi deme!
Erzurum’da semer yapan bir usta varmış. Yıllardan beri kazandığı semerlerden kazandığı altınları dükkanın bir köşesinde duran eski bir semerin içinde saklarmış.
Kendisi namaza gittiği bir sırada, çıraklar bu eski semeri bir kervan sahibine ucuz fiyatla vermişler. Usta dükkana dönünce çırakları ona müjde verir gibi “Usta o eski semeri sattık, çok şükür ondan kurtulduk” demişler.
Çıraklara müjde olan bu haber, ustayı derinden üzmüş. Fakat derdini izhar etmemiş. Ondan sonra yaptığı semere her bir çiviyi çakarken “Gitti demek olmaz” demeyi de alışkanlık haline getirmiş.
Bir gün oğlu ona “Baba, bu ne haldir? Uzun zamandır her çiviyi çaktığında ‘Gitti demek olmaz’ diyorsun. Bu ne demektir?” deyince “Oğlum ne yapayım? Dilim böyle alışmış kurtulamıyorum” diye geçiştirmiş.
Aradan uzun zaman geçmiş. Bir gün o semeri alan kervancı dükkana gelerek “Usta bu semeri buradan almıştım. Fakat devenin sırtını vuruyor, yara yapıyor.
Bunu başka bir semerle değiştirelim” deyince,usta büyük bir sevinç ve heyecanla “Hemen, elbette olur” demiş. Eski semeri alarak yerine yepyeni bir semer vermiş.
Eline aldığı eski semeri kontrol ederek sakladığı altınların yerinde olduğunu görmüş. Bunun üzerine: “Allah’ın bana nasip ettiği bir mala kim sahip olabilir? Ne diye huzursuz olmuşum” diye söylenmiş. Ve ondan sonra yaptığı semerlere her çivi çaktığında artık “Geldi demek olmaz” diye söylenip durmuş