– Neden Müslüm Gürses dışında beraber olduğunuz erkekler sizin sırtınıza bu kadar yük oldu?
Ben çok enayiyim. Merhametli biriyim. İnsan karşımda süklüm püklüm durunca sevmesem de üzülüyorum. Karşımdaki de kurnaz işte.
– Pişman oldunuz mu?
Hayatımın en büyük yükleriydi.
– Siz hiç mutlu oldunuz mu?
Tabii. Müslüm (Gürses) ile geçen her günüm güzeldi.
– Aslında o da size şiddet gösteriyor.
İçtiğinde evet. Kaburgalarımı kırıyor, saçlarımı eline doluyor. Ama sonra kendine gelince çok üzülüyordu. “Elim kırılsaydı yapmasaydım” diyordu. O, “Elim kırılsın” dediğinde benim içim sızlıyordu. “Olsun” diyordum, “Kafamı gözümü de kırsa ben bunu düzelteceğim!” Öfkesini, o acı şarkılar eşliğinde içtiği içkinin nedenini anlıyordum. Müslüm’ün hikâyesi dramatikti. Ben onu bırakmayacaktım.
– İçkiden nefret ediyorsunuz ama hep karşınıza çıkıyor.
Nefret ediyordum, çünkü içki bana hep üvey babamı hatırlatıyordu.
– Zaman her şeyin ilacı oldu mu?
Geride kalanlar benim için pislikti.