Eden Bulur
Çok eski zamanlarda bir dilenci varmış.bu dilenci köy köy dolaşır, “eden bulur!…” diyerek dilenirmiş.dilencinin hali ve söyledikleri insanların çok tuhafına gidermiş.bu tuhaf dilenci yine günlerden bir köyde dileniyormuş. Dilenmek için dolaşırken de durmadan aynı sözleri söylüyormuş;
-Eden bulur!…Eden bulur!….
O köyde köylüler tarafından merhametsizliği ile tanınan ihtiyar, huysuz ve de kötü kalpli bir kadın, dilencinin bu sözlerine fena hâlde öfkelenirmiş , ve bir gün, kendi kendine:
-“eden bulur da ne demek?ben sana gösteririm şimdi.” diye söylenmiş. Ve hemen vakit geçmeden dilenciye bir ekmek hazırlamş.kapının önünde oturarak dilenciyi beklemeye başlamış. Bir süre sonra dilenci;
-eden bulur!… eden bulur!… diyerek ihtiyar kadının kapısına gelmiş.İhtiyar huysuz ve kötü kalpli kadın önceden hazırladığı zehirli ekmeği dilencinin eline tutuşturmuş.arkasından da:
-nasıl olsa bir daha kapıma gelemeyeceksin canın cehenneme!… diyerek içeri girmiş.
Dilenci bir süre daha köydeki diğer evlerin kapılarında dolaşmış.topladığı birkaç parça yiyeceği torbasına koyarak yeniden dilenmek üzere başka bir köye doğru gitmek üzere oradan ayrılmış.
Dilenci az gitmiş, uz gitmiş….köyün yanındaki tepeyi aşınca yorulmuş. bir ağacın gölgesine oturup dinlenmeye başlamış. Çok da acıkan dilenci, ihtiyar kadının verdiği ekmeği yemeyi düşünmüş. tam bu sırada, karşıdan bir delikanlının geldiğini görmüş. halinden çok uzak bir yoldan geldiği anlaşılan genç, gelmiş, dilenciye selam vermiş. Çok yorgun olan genç adam da ağacın gölgesine, dilencinin yanına oturmuş. Dilenci, ona:
-kimsin ?, diye sormuş. Delikanlı;
-ben bir askerim.askerliğim bitti, artık köyüme dönüyorum. Fakat çok acıktım. Açlıktan yolda yürüyecek halim kalmadı. Onun için burda biraz dinlenim diye oturdum yanına kusura bakma, demiş.
Dilenci, delikanlıya çok acımış. torbasından ihtiyar kadının verdiği ekmeği çıkarmış ve;O günden sonra da dilencinin söylediği “Eden bulur!…” sözünün anlamını herkes çok iyi anlamışalıntıdır.