“Şeyma Subaşı ile başlayan bu trend Seren Serengil ve Alişan’la zirve yaptı. Artık evlenecek olanlar…”
Siz de artık sosyal medyada ‘#iyikim #ömrüm #dünyam’lardan sıkılmadınız mı?
İngiltere merkezli bir turizm şirketi Mart ayında Instagram’ın en sevilmeyen tatil pozlarını araştırdı. İnsanları en çok rahatsız eden yüzde 34’le tatil selfie’leri olurken ikinci sırada deniz veya havuz önünde çekilmiş ayak fotoğrafları (kesinlikle irite edici) yer aldı. Üçüncü ve bana göre de en sinir bozucu olan ise öpüşen çiftlerin verdiği pozlar oldu.
Bu araştırma Türkiye’de yapılsaydı bence aşırı sevgi dolu ve yapmacıklık kokan çiftlerin verdiği pozlar birinci olurdu. Sosyal medyada birbirlerini ne kadar sevdiklerini haykıran bu fotoğrafların altına koyulan hashtag’ler de bir o kadar sinir bozucu.
Bu ‘sonsuz aşkları’ ifade etmek isteyen bey ve hanımlar adeta yeni bir dil oluşturdu. Örneğin ‘iyikim’ diye bir kelime türedi. İyikim ne? İyi ki sevmişim mi? İyi ki öpmüşüm mü? ‘Bulabileceğim en iyi manitayı buldum görün ey ahali mi’ Ne demek iyikim biri bana bunu açıklayabilir mi?
Yine buna benzer bu tip çiftlerin kullandığı bir kalıp var: ‘çok seviyorsam demek… ya da daha kötüsü: ‘çok tatlıysak demek…’ Bunun dışında ‘dünyam’, ‘kalbim’, ‘evim’, ‘tekim’, ‘hepim’ gibi romantik sözcüklerin de çok sık yazıldığını görüyoruz.
Bir de her kelimeyi bir hashtag (#) ile yazanlar var. Durumu daha net anlatabilmek için gerçek bir örnekten yola çıkmak istiyorum. Çiftimiz romantik bir fotoğraf paylaşmış ve altında şöyle yazıyor: #aşk #sevgi #love #us #senveben #ikimiz #biriz #tüm #dünya #karşımıza #dikilse #yıkamazlar
Mesaj alındı sanırım… Bir takım atarlar, giderler, anladığımız kadarıyla tüm dünya bu çiftin karşısında, dertler derya olmuş onlarsa bir sandal. Peki neden bu kadar #?
Birini sevmek çok güzel peki onu ne kadar çok sevdiğimizi göstermenin tek yolu bu sosyal medyada yaptığımız paylaşımlar mı? Daha sakin olamaz mıyız?
PAYLAŞIM YAPMAK İÇİN EVLENENLER DÖNEMİ
Malumunuz sosyal medyada Instagram’a fotoğraf koymak için seyahat eden, like peşinde koşmak için müze-sergi-bienale gidip hemen hikaye paylaşan, hafta sonu dışarıda yaptığı kahvaltıyı da hemen tepeden çekilmiş bir fotoğrafla Instagram takipçileriyle paylaşan insanları çok görüyoruz. (Özellikle sanat sergilerinde her eserin önünde selfie çeken kalabalık tahammül eşiklerini zorluyor…)
Ancak son bir yıldır epey endişe verici bir durum var. Bazı insanlar adeta sosyal medyada paylaşım yapmak için evleniyor!
Şeyma Subaşı ile başlayan bu trend Seren Serengil ve Alişan’la zirve yaptı. Artık evlenecek olanlar kişi, kınasından, evden çıkışına, düğün günü saç makyajından, arkadaşlarıyla yaptığı espriye her ama her detayı sosyal medyadan paylaşıyor. Bizler de adeta gelinin en yakın arkadaşıymışçasına bu düğünü izliyoruz.
Evlilik sosyal medya için yapılır mı dediğinizi duyar gibiyim. Ama takip edenler görüyor gerçekten garip bir durum var. Alişan’ın evliliğinin ardından yaptığı ilk konuşmada söylediği sözlere kulak kabartalım:
“Sosyal medyada paylaşılan videolar 45 milyon kez görüntülendi.
Nikah akşamı benim takipçi sayım 100 bin arttı. Buse’ye 125 bin takipçi geldi. Bütün Türkiye benim evlenmemi bekliyormuş heralde.” dedi.”
Çiçeği burnunda çiftimiz düğün günü o kadar çok ama o kadar çok paylaşım yaptı ki, sosyal medya kullanıcıları BBG evi misali bu düğünden kesitleri izledi durdu. Damadın da ilk yaptığı açıklamada sosyal medyayla ilgili istatistik bilgileri paylaşması aslında bunu ne kadar önemsediklerini ve çabalarının karşılığını izlenme ve like olarak aldıklarını gösteriyor. Seren Serengil’in nişanında da durum çok da farklı değildi.
Ünlülerin bu durumu aslında toplumun bir bölümünün sosyal medya kullanımının yansıması.