Henüz yeni evlenmiş bir gelin, evde hiç iş yapmaz bütün gün otururmuş. Kaynana ve kayınpeder bu durumdan şikayetçidir ve aralarında anlaşırlar. “Yarın evi temizleme konusunda gelinin önünde tartışalım, belki utanır kalkıp temizler” derler. Ertesi gün başlar kaynana ve kayınpeder “yok sen süpüreceksin yok ben süpürecektim” diye tartışmaya. Gelin de hiç durumunu bozmaz ve pişkin pişkin:
Karı-koca sohbet ediyorlarmış….Kadın;-Ölürsem evlenir misin kocacım ?-Evlenmem tabiki yapar mıyım öyle şey aşkolsun Evlenirsin, evlenirsin demiş kadın..Adam şöyle bi düşünmüş;Belki evlenirim, çocuklar ortada kalmasın diye demis.Kadın;-Pekiiii, ona da bana yaptığın gibi mantı yaparmısın ?Adam cevap vermiş;-Yok yapmam… O mantı sevmiyor…
Peygamberimiz (s.a.v) bir gün ashabına, “Size cennetlik kadınların kimler olduğunu haber vereyim mi?” buyurdu.Ashap, “Buyrun, haber verin yâ Resûlallah” dediler.Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu saadeti hak eden kadınları şöyle tanıttı: “Onlar kocalarını çok severler. Onlara çocuk verirler. Bir kızgınlık anında veya kendisine kötü davranıldığında ya da kocası ona kızdığında elini kocasının elinin üzerine koyar ve ona,
Patronum bana aşık oldu ve benimle evlenmek istediğini söyledi. Benden yaşça çok büyük ve ben onu sevmiyorum. Ama zengin olduğu için evlenmeli miyim, kararsız kaldım.Sevgili Güzin Abla, ben 26 yaşında, genç ve güzel bir kızım. Çevrem tarafından çok beğeniliyorum. Ancak ben aradığım insanı henüz bulamadım. Şu anda çalıştığım işyerinin patronu 45 yaşında bir işadamı. Eşinden
Adam eşine sorar: “Benden daha yakışıklı bir erkek var mı? ” Kadın önce susup sonra cevap verir: “Bilmiyorum. ” Adam: “Benden daha iyisi var mı ? ” Kadın, yine: “Bilmiyorum. ” Adam: “Benden daha nazik bir erkek var mı ? ” Kadın: “Sana bilmiyorum dedim.” Adam: “Nasıl bilmezsin? ” Kadın: “Evet bilmiyorum, sen varken nasıl
Bir hanımefendi anlatıyor:1919 yılı idi. İstanbul baştan aşağı İngilizlerin işgali altındaydı .Liseyi yeni bitirmiştim. Güzel bir kızdım. Dünür gelmeye başladılar.Biri avukatmış, gösterdiler uzaktan, boylu poslu yakışıklı bir delikanlıydı, beğendim. Nişanlandık. Nişanlımı seviyordum. Mutlu bir yuva kurmak hevesi ile lamba ışığının altında sabahlara kadar oyalar örüyor, çeyizlerhazırlıyordum. Ama çok geçmedi ki, mahallede bir dedikodu yayıldı. (Ayşe’nin
Başımdan geçen bu olayın kötü örneklere karşı ibret olması için yazmak ihtiyacı hissettim. 10 yıllık evliyim, benim 30, eşim 32 yaşında, 2 çocuk sahibiyiz. Geçen yıla kadar dünyanın en mutlu kadını itim. Taaki o mesaj benim facebook hesabıma gelene kadar. O gün dünya başıma yıkıldı sandım … Ne yapacağımı bilmeden, yaklaşık 8 ay geçti.Eşim zaman
Mutlu Adamın Gömleği ( Etkileyici Ve Çok Anlamlı Bir Hikaye ) Bir hükümdar amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Ülkenin bütün hekimleri saraya geldi, komşu ülkelerin hekimleri de çağırıldı. Ama hastalığa hiçbir çare bulunamadı. Hükümdar, herkesin gözü önünde her gün biraz daha erimeye devam ediyordu. Umutsuzluk içinde çırpınırken son çare olarak bütün falcıların, büyücülerin bulunup saraya getirilmesini
Adanalı, Antepli, Rizeli ve Kayserili aralarında konuşurlar:-Yarın hava iyi olursa piknik yapmaya gidelim. herkes yanında bir şey getirsin.Bir gün sonra Antepli yanında baklavasını, Adanalı kebabını, Rizeli çayını getirmiş.Kayserili’ye bir bakmışlar o da yanında kardeşini getirmiştir. ?
Bir adam Microsoft şirketine iş için konuşmaya gidiyor. Girmek istediği iş de tuvalet temizleyiciliği. HR menajeri ile görüşüp tıkanmış bir lavaboyu temizleyip testten geçiyor. HR menajeri adama testi geçtiğini, hangi gün saat kaçta iş başı yapması gerektiğinin kendisine e-mail yoluyla gönderileceğini söylüyor ve adam, bilgisayarı olmadığını dolayısıyla e-mail kullanmadığını açıklıyor. HR menajeri: “Üzgünüm ama e-mailiniz yoksa