Zamanın birinde bir Allah dostu şimdiki tabirle sayfiyye denilen yazlıkların olduğu bir sahil kasabasına gider. Orada dolaşırken boylu poslu bir adam görür kolunun biri yok… Birkaç gün takip eder bu adamı ve her gün ‘’ey ahali! Bana bakın ve ibret alın!’’ diye bağırmasına dikkat eder, gidip sorar. Yahu hayırdır niye her gün böyle ibret alın
Genç Padişahın gözleri dışarıda esen buz gibi poyraza rağmen iri dalgaların arasında balık tutmaya çalışan genç balıkçıya takıldı. Aşağı yukarı aynı yaşlardaydılar. Genç padişah yıllar boyu sıcak odasında otururken, dışarıda balıkçının tabiatın çetin şartlarına rağmen azimle mücadele ederek oltası ile denizden ekmeğini çıkarışını seyrederdi. Balıkçıya için için gizli bir hürmet besliyordu. Yıllar silinmez izler bırakarak
Temel bir gün Dursun’un evine misafirliğe gitmiş.Yatma zamanı geldiğinde Dursun demişki; -“Bak Temel evde bir tane tuvalet vardır. Eğer ihtiyacın varsa şimdi yap. Çünkü bütün gece boyunca yapamazsın. Tuvalete geçmek için yattığın odadan bizim odaya geçmen gerekli. Beni ve ve Fadime ‘yi rahatsız edemezsin” demiş. Temel şöyle bir düşünmüş. İhtiyacının olmadığına karar vermiş. Herkes yatmış.
Bir yaz günü, yetiştirdiği hayvanların arasına birkaç tane de kaz ilave etmeyi düşünerek, karşı yakadaki kaz çiftliğine gitmek üzere yola çıkan Yüksel Bey, saatlerini çok iyi bildiği ve hiçbir zaman kaçırmadığı feribotu kaçırır. O sıcakta bir sonraki feribotu beklemeyi göze alamayınca da kaz alma planını bir sonraki güne erteleyerek geri dönmeye karar verir. Dönüş yolunda
Adamın biri sekiz yıl önce boşandığı ve içindeki kin ve nefret yüzünden yıllarca görüşmediği eski eşiyle yeniden evlenmek istiyordu. Arkadaşı bunun pek de iyi bir fikir olmadığını söyledi: -Yapma dostum, ben seni akıllı biriydim. Hayatını mahveden birisiyle evlenmek ha ! Bu düpedüz akıl tutulması. Sonuçta senin bileceğin bir iş, ben karışamam, ama merak ediyorum, nasıl
New Jersey’de gerçekleşen trajik olay herkesi hüzne boğdu. Soğuk bir kış günü bir baba, eşi, 1 ve 3 yaşlarındaki çocuklarıyla beraber dışarıya çıkmaya karar verdi. 1 ve 3 yaşlarındaki çocuklar ve anne aracın içinde beklerken, baba da aracın üstünde ve etrafında biriken karları temizlemek için işe koyuldu. Ancak egzozun tıkandığını kimse farkedemedi. Birkaç dakika içinde
Bir gün İran şahı Osmanlı hükümdarı yavuz sultan selim’e içinde altınlar, değerli eşyalar bulunan bir sandık yaptırıp gönderir. padişahın huzuruna getirilen sandık açılır ve hediyeler ile beraber etrafa nedeni anlaşılmayan pis bir koku yayılır. sandığın sonuna bakıldığında kokunun nedeni anlaşılır.iran şahı gönderdiği sandığın altına insan dışkısı yerleştirmiştir. aradan bi kaç gün geçer ve bu kez
Bir Çin prensi tahta çıkacaktı ama yasalara göre, daha önce evlenmesi gerekiyordu. Uygun bir aday bulmak için bölgedeki genç kızları huzuruna çağırdı. Saraydaki hizmetçilerden birinin kızı prensi çok seviyordu. O da prensin huzuruna çıkmak istedi. Annesinin uyarılarını dinlemedi, çünkü sevdiği adamı bir kere bile görmek onu mutlu edecekti. Beklenen gece geldi. Genç ve güzel kızlar
Çin’de bir adam, her gün omzuna koyduğu sopanın iki ucuna astığı büyükçe kovalarla, çalıştığı eve su taşırmış. Adamın su taşıdığı kovalardan biri çatlakmış. Sağlam kova içine doldurulan suyun tamamını eve ulaştırabilirken, çatlak kova yalnızca doldurulan suyun yarısını ulaştırabilirmiş. Bu durum aylarca devam etmiş. Adam her seferinde eve bir buçuk kova su taşıyabilmiş. Kovalardan ise sağlam
Bir kuş soğuk bir kış gününde yiyecek bulabilmek için kanat çırpıp duruyormuş. Hava o kadar soğukmuş ki minik kuş dayanamayıp karın üstüne düşüvermiş. Çaresiz, soğuk karın üstünde ölümü beklemeye başlamış… Bir süre sonra oradan geçen bir inek geçerken kuşun üzerine pislemiş. Kuş öyle sinirlenmiş ki; kanatları donmuş olmasa, kalkıp ineğe saldıracakmış!?. Ancak kuş birden fark