Çocuk, büyük babasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu : “Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun ? Benimle ilgili bir hikâye olma ihtimali var mı ? ” Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi : “Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de
“Biz iyiyiz bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim” dedi. oğlu da “anne bunun için mi aradın saat sabahın üçbuçuğu yarında konuşabilirdik” diyince annesi de “rahatsız mı ettim oğlum?” dedi. oğlu “evet anne rahatsız ettin” diyince annesi “30 sene önce sen de beni bu saate rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun”
bakmış, hiçbir şey söylememiş, kahvaltısına devam etmiş. Kadın, komşusunun çamaşır astığını gördüğü her sabah aynı yorumu yapmaya devam etmiş. Bir ay kadar sonra, bir sabah, komşusunun çamaşırlarının tertemiz olduğunu gören kadın çok şaşırmış “Bak” demiş kocasına “Çamaşır yıkamayı öğrendi sonunda, merak ediyorum, kim öğretti acaba ?'” “Ben bu sabah biraz erken kalkıp penceremizi sildim” diye
“50 sene böyle bir hayat için çok çok fazla, lütfen bana 20 yıldan fazla verme!” ve öyle oldu… Sonra tanrı köpeği yarattı ve ona dedi ki: “Sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın, onların en yakın dostu olacaksın. Geriye kalan artıkları yiyeceksin ve 25 yıl yaşayacaksın.” Köpek cevap verdi: “Tanrım, 25 yıl böyle yaşamak çok fazla.
Parkta kalmak zorunda kalmış, tir tir titrerken yanında güzel bir araba durmuş içinden yaşlı bir adam şoförüne biraz durda hava alayım demiş. Ve adamı görmüş tir tir titriyor terzide zenginin paltosuna bakıyormuş. Zenginde demiş ki? Paltomu vereyim mi, terzi hayır ben terziyim paltoyu güzel dikmemişler, sizi şişman göstermiş demiş. Adamın hoşuna gitmiş oda biliyormuş paltonun
Küçük bir çekiç çıkarmış. Yavaşça bir yere vurmuş. Bir anda makine hayata dönmüş ve çalışmaya başlamış. Makine tamir olmuş! Bir hafta sonra geminin sahiplerine bu tamirle ilgili 10bin dolarlık bir fatura gelmiş. “Ne!?” diye yerinden sıçramış gemi sahibi “neredeyse hiç bir şey yapmadı ki. Faturayı detaylandırsın. Neye ne veriyoruz onu görelim.” Cevap basit olmuş: Çekiç
Sinirlendi ve “O toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat bekleyemem” diye bağırdı. Görevliler gideceği şehrin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler. Acele yola çıktı ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu. Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi.
Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah’a karşı kulluk” vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı, onlar da dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan meded beklerlerdi. Oduncu, bir gün: «Şunların Allah diye taptıkları ağacı kesip odun edeyim, pazarda satarak ekmek parası kazanırım; hem
İskoçya’da yoksul mu yoksul bir çift yaşardı. Fleming’di adı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acili bir ölümden kurtardı. Ertesi gün
Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenara oturduğu otlardan birinin dalında , küçük bir kozanın varlığını fark etti. Koza ha açıldı ha açılacak gibiydi. Adam , bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ediyordu. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez diye düşündü; ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istedi. Dakikalar