CANAN KARATAY; BİZİ BU HATALAR ŞİŞMANLATIYOR
17 yıl yurtdışında yaşadıktan sonra Türkiye’ye döndüm. İlk yaptığımız şey Türk ekmeğine, pidesine saldırmak oldu. Tabi eşimle birlikte şişmeye başladık, tansiyonlarımız yükseldi, kilo almaya başladık. Sonra ekmeği bıraktık ve rahatladık. Beyaz ekmek zehir gibi, çünkü içinde şeker ve çok sayıda katkı maddesi var. Bunlar da eroin gibi bağımlılık yapıyor.
Ben insanlara diyet değil bir yaşam tarzı gösteriyorum..Karatay Diyeti’yle önce insanların kilo almasını önlüyoruz, daha sonra da kilo verilmesini sağlıyoruz.Ama temelinde yediğimiz her şeyin doğal ve mevsimsel olması yatıyor!Beyaz ekmeğin zehirden farkı yok
Türk halkının ‘temel’ besini ekmeğe niye bu kadar karşısınız ?
Türkiye’de üretilen ekmeklerin glisemik indeksleri çok yüksek. Yediğiniz bir dilim ekmeğin üzerine alabileceği kadar kesmeşeker dizin, işte siz bir dilim ekmekte o kadar şeker yiyorsunuz. Bütün ekmek, pasta, tatlı gibi ürünlerde bağımlılık yapan ve son derece ucuz olan früktoz kullanılıyor. Ekmeklerin içinde birçok katkı maddesi var.
Bunları topladığınızda ekmek sizi değil, hastalıkları besleyen zehir haline geliyor.
Prof. Canan Karatay başta kalp krizi olmak üzere birçok hastalıkta yağların suçlanmasına tepkili: Kimse karbonhidratı düşünmedi. Doğal olan tüm yağlar sağlıklıdır. Beyaz ekmekse zehir gibi, içinde şeker ve çok sayıda katkı maddesi var.
Binlerce insanın sağlıklı kilo vermesini sağlayan Karatay Diyeti’nin yaratıcısı Prof. Dr, Canan Efendigil Karatay ile Datça’da ‘Sağlıklı Yaşam Kasabası Projesi’ kapsamında görüştük.
– Başka neden uzak duracağız?Simit, tost, ambalajında diyet ya da light yazan ürünler, pirinç pilavı, makarna, patates, mısır, reçel, çikolata, meyve suları (taze sıkılmışlar da dahil), işlenmiş et ürünleri, süt tozu, kapalı çiftlik tavukları, kızartma, hazır çorbalar.
Yağlar sağlıklıdır ve yenmelidir dediniz ve tartışma başladı…
Biri kalp krizi geçirip öldüğünde herkes yağları suçladı. Kimse karbonhidratları düşünmedi. ‘Yağ yeme kilo alırsın’ deniliyor. Eskimolara bakın, beslenmelerinin yüzde 75’ hayvansal yağlardan ve kalp hastalığı yok, Doğal olan tüm yağlar sağlıklıdır. Sabahları köy tereyağına sade veya pastırmalı iki yumurta kırıp yiyin. Ama işlem görmüş yağlardan yani bitkisel sıvı yağlardan ve margarinden uzak durun. Fransızların hayatı yağ yemekle geçer.
Fransızlarda kalp krizi de yoktur. Yağ yemeyen ABD’de şişmanlık oranı yüzde 31. Fransa’da bu oran yüzde 9 civarındadır.
KOLESTEROLÜNÜ SEV!
Metabolizmanı iyi tanı, hormonlarını dengele sağlıklı ve dinç yaşa… Kolesterolü düşürmek için değil, onu yükselten sebepleri iyileştirmek için uğraş!
Kolesterol yağ değildir, vücudumuzun ürettiği en önemli antioksidandır. Yağ diye kolesterol ile savaşıp kolesterol vagonundan inmeyenlere ve ilaçla yok etmeye çalışanlara duyurulur…
İNSÜLİNİ ZIPLATACAK GIDALARDAN UZAK DUR
Ailede gördüğün yüksek kalorili yiyeceklerle beslenmeye devam ederek genetik denen her hastalığı ‘genetik’ sanma! 21. yüzyılda fazla şekerli beslenmeyle artan hastalıkları tanı, önleme ve iyileşme yoluna anla, uygula, sağlıklı yaşa
İnsülin yüksekliğini görmezden gelenlere duyurulur…
Bizi bu hatalar şişmanlatıyorEn büyük sorun hareketsizlik..Çok fazla tatlı ve unlu gıdalar tüketiliyor..Sağlıklı
zannedilerek günde 1-2 kg meyve yeniliyor..Kuruyemiş çiğ değil kavrulmuş ve tuzlanmış yiyerek büyük hata yapılıyor.
.Halkın büyük kısmı yabancıların mutfağı ile zayıflamaya çalışıyor..İnsanlar az ama sık yiyerek yağları eriten leptin hormonunun salgılanmasına engel oluyor..Yalnızca kalori hesabına bakılıyor..Sağlıklı yağlarla sağlıksız yağlar aynı kefeye konuyor..İşte bir günlük sağlık menüsü
Sabah kahvaltısı: Az pişmiş iki yumurta; bir el ayası kadar az tuzlu peynir; bir çay bardağı kavrulmamış ceviz, fındık veya badem; az tuzlu 10 zeytin; mevsimsel sebzeler; şekersiz limonlu çay ya da süt.
Öğle yemeği: Etli ya da zeytinyağlı sebze yemekleri; 3-5 kalem pirzola, biftek, bonfile, balık ya da kebap türleri, bol salata ve yoğurt; mercimek yemeği; pastırmalı veya etli kuru fasulye; evde pişirilmiş her türlü çorba, geleneksel yöntemlerle yapılmış turşu.
Akşam yemeği: İsteğe göre öğlen yemeğine benzer yiyecekler seçilebilir.Bunlara dikkat
Sabahları kuvvetli ve proteinli kahvaltı yapın.Öğünler arasında en az 3-4 saat olmalı.Günde en fazla üç öğün yiyin.Her gün 2-3 litre su için.Akşam 20.00’den sonra hiçbir şey yemeyin.Her gün hareket edin.Kandaki D vitamin düzeyinin en az 80 ng/ml’nin üstünde olmasına dikkat edin.Düşük glisemik indeksli besinler tüketinBu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen…