Hayalet köyde yalnızca 2 kişi yaşıyor

Nevşehir’de, yıllar önce terk edilen ve adeta hayalet kente dönen köylerinden kopamayan baba oğul, eve dönüştürdükleri eski köy okulunda yaşam sürdürüp topraklarının gönüllü bekçiliğini yapıyor. Bir taraftan köyünün tarihi değerlerini korumaya çalışan diğer taraftan yaşlı babasının bakımını üstlenen İsmail Varol, tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağlıyor. Varol, “Eskiden annem, babam ve kardeşim köyde birlikte yaşardık. Kardeşim yıllar önce iş için gitti, annem de vefat edince babamla baş başa kaldık. Köylüler gidince yalnız kaldık ama bırakıp gidemiyoruz, çok seviyoruz, havası suyu çok iyi” dedi.


Nevşehir’in Derinkuyu ilçesinde tarım alanının yetersiz olmasından dolayı sakinlerinin terk etmesiyle adeta hayalet kente dönüşen Çekme köyünde hayatını sürdüren baba oğul, hem kısıtlı imkanlarla geçimlerini sağlıyor hem de tarihi alanların bulunduğu köyün gönüllü bekçiliğini yapıyor.

10 YILDIR KÖYDE ONLARDAN BAŞKA YAŞAYAN YOK

1990 yılına kadar yaklaşık 300 kişinin yaşadığı 70 haneli köy, birer birer terk edildi. Nüfusun azalmasıyla Derinkuyu ilçesi Bayramlı Mahallesi’ne bağlanan Çekme’de kapanan köy okulunu satın alan Varol ailesi, son 10 yıldır köyün tek sakinleri oldu.

Hayalet köyde sadece iki kişi yaşıyorAnne Fatma Varol’un üç yıl önce yaşamını yitirmesi, evin bir oğlunun da iş için göç etmesiyle köyün tek sahipleri haline gelen baba Sami Varol (85) ve oğlu İsmail Varol (46) yaşamlarını birlikte devam ettiriyor.

Hayalet köyde sadece iki kişi yaşıyorYaşlılıktan dolayı yürümekte zorluk çeken babasını zaman zaman sırtına alıp, kimi zaman koluna girip köyün tenha sokaklarında gezen İsmail Varol, beslediği birkaç koyunu ve arazisine ektiği mahsul sayesinde geçiniyor.

Hayalet köyde sadece iki kişi yaşıyorKimi zaman köyün terk edilmiş sokaklarını hasret türküleriyle yankılandıran baba Sami Varol, köyün çok eski tarihlerden beri yerleşim yeri olarak kullanıldığını, çevrede patates üretimine ilginin artmasıyla insanların tarım yapmak için zamanla buradan ayrıldığını anlattı.


Baba Varol, “Eskiden buralar cennetti. Herkes koyun kuzu besler, geçinip giderdi. İğne atsan yere düşmezdi. Bu evlerde boş yer yoktu. Ama patates para etmeye başlayınca, burada tarım imkanı olmadığı için insanlar ilçeye taşındı. Son 10 yıldır da bizden başka kimse kalmadı. Biz de eski okulu satın aldık burada yaşıyoruz.” dedi.


Varol, köyde yeraltı tünelleri, kayadan oyma kiliseler ile çeşitli tarihi eserler bulunduğunu aktardı.

Babası ile yaşamını sürdüren İsmail Varol ise başka arazi ve varlıkları olmadığından yaşamlarını çok sevdikleri köylerinde devam ettirmek durumunda kaldıklarını, zamanla yalnızlığa da alışınca bu durumun kendileri için bir hayat standardı haline geldiğini ifade etti.


Evlerinin yanındaki arazide yonca ve hububat yetiştirdiğini, sahip olduğu az sayıda küçükbaş hayvanın getirisiyle de geçimini sağladığını dile getiren Varol, ihtiyaçlarını temin etmek için bazı günler motosikletiyle ilçeye gidip alışveriş yaptığını söyledi.


Varol, “Eskiden annem, babam ve kardeşim köyde birlikte yaşardık. Kardeşim yıllar önce iş için gitti, annem de vefat edince babamla baş başa kaldık. Köylüler gidince yalnız kaldık ama bırakıp gidemiyoruz, çok seviyoruz, havası suyu çok iyi.” diye konuştu.

GÖNÜLLÜ BEKÇİLİK YAPIYORLAR

Köyde bulunan tarihi ve kültürel yapılara define avcılarının zarar vermemesi için gönüllü bekçilik yaparak sık sık sokakları ve geçitleri kontrol ettiğine dikkati çeken Varol, en büyük arzularının yeraltı yerleşim alanları, kayadan oyma kilise ve sığınakların turizme açılması olduğunu belirtti.


İsmail Varol, şunları kaydetti:
“Buranın halkı fakirdi. Sulama imkanı ve arazinin kayalık olması nedeniyle tarım da pek yapılamıyordu. Tek odalı evimiz vardı. Halk göçünce okul sahipsiz kaldı. Orayı satın aldık, onardık ve eski okulda yaşamaya başladık. İhtiyaçlar için mecbur ilçeye gitmek zorunda kalıyoruz. Bazen tanıdıklar gelip, köyden taşınmamızı tavsiye ediyor. Ama balık denizden çıkınca nasıl yaşayamazsa bize de öyle geliyor. Burayı seviyoruz. İlçeye gittiğimde birkaç saat duruyorum akşama geri geliyorum. Burada, yeraltı geçitleri var, mağara, gözetleme alanları, eski han ve kayadan oyma iki kilise var. Ben buranın bekçisi gibiyim. Ben burada olmasam kazmayı küreği alan gelir. Ben burada olmasam yerle bir olur, aynı zamanda koruyoruz buraları. İleride turizme faydalı olursa ne mutlu bize. Bu köy bana yaşama hevesi veriyor.”