Otellerde Her Şey Dahil Sistemde Ömrünü Tüketmiş Bir Aşçının Gözünden Türk İnsanının Açık Büfeyle Olan İmtihanı
Daha önce açık büfedeki yemeklerle ilgili yaptığı çarpıcı itiraflarla gündeme gelen Sözlük yazarı ”hidrofobik suaygiri”, açık büfeyle ilgili yine bir şeyler anlatmış fakat bu kez konu yemekler değil.
Her Şey Dahil Sistemde Ömrünü Tüketmiş Bir Aşçının Gözünden Türk İnsanının Açık Büfe Anlayışı
-Aslında açık büfede sizin sandığınız kadar yemek yok. sıcak mutfakta öğle yemeği 8 çeşit, akşam yemeği 16 çeşittir. şimdi kör müyüz diyeceksiniz fakat iyi düşünün. spagettinin yanındaki bolonez ve napoliten soslar bir yemek değildir. büfelere koydugumuz o karpuz, kabak ve buz dekorları sizin gözünüzü boyamak için oraya konumuştur.
-Otelde 600 alman misafir varsa biz genelde 500 kişilik yemek yaparız fakat otele bu 600 alman misafirin üzerine 300 türk ya da arap giriş yaptıgı haberini aldıgımızda 1200 kişilik yemek az bile gelir. işin kötü tarafı ne araplar ne de türkler, almanlar kadar yemek yemezler.
– Ülke olarak kıtlıktan cıktıgımızdan mıdır nedir açık büfeyi gördüğümüzde saldıran bir yapıya sahibiz. bu konuda birbirimizi güdüleyerek bölünüyoruz. maalesef avrupalı misafirler bu alanda gayet sakinler.
– Türkler otele verdikleri ücreti çıkarmanın bir yolunu ararken doğru düzgün tatil yapamazlar. ağızlarından “-o kadar para verdik aq” kelimesi düşmez. diğer misafirler şehir turuna çıktıklarında türkler otelde öğle yemeğini yemeden gitmez, akabinde snack ve akşam yemeğine kalır ve tatilini otelde geçirir.
– Ülkemizdeki bir vatandaşa “-tatil nasıl geçti?” diye sordugunuzda size oteldeki snack, açık büfe, alacarte servisler ve havuzdan, saunadan bahseder. gittiği tatil beldesi hakkında hiçbir fikri yoktur.
– Asıl konuya gelelim. yukarıdaki bilgiler ışığında memleketimin insanı akşam yemeğinde kendine bir masa seçer. o masada yemeğini 30 dakikada bitirmesi gerektiğinden haberi yoktur zira dünya kadar para vermiştir. o masa onundur. başka kimsenin tatil yapma hakkı yoktur. diğer misafirler bir tabağa her mezeden bir kaşık alırken kendisi her yemekten bir tabak alır ve masayı doldurur. barmaidlere rakı doldurtur. o masada en az iki saat oturur ve kalktığında her tabaktan iki-üç kaşık alınmıştır.
– Onlara göre öğle yemeğinde kebap varken patates tüketen avrupalılar gerizekalıdır. kendi aralarında bu misafirlerle dalga geçerler. havuza inip iki kulaç atan cocugunun havuza kusmasını görünce bu muhabbetlerin yerini havuzdaki klor miktarı alır.
– Misafirlerin aç kalmalarını engellemek amacıyla havuz başına ya da plaja otelin snack bölümleri kurulur fakat bizim misafirler çantasına öğle büfesinden tavuk butlarını, patates sufesini çoktan doldurmuştur. işini asla şansa bırakmaz. Plajda havuzda kullanılan havluyu açar ve orada mini bir piknik yaparlar.
Bu entrynin kötüleneceğini biliyorum. zaten eleştiriyi benimseyen eden bir millet olsaydık bu halde olmazdık. işin kötü tarafı ben bile kendi insanıma bu kadar uzakken diğer ülkelerde durum nasıldır düşünmek bile istemiyorum.
bence israfın haram kılındığı bir dine mensup olan bir milletin evinde bir dilim ekmeği israf etmezken otel işletmelerine geldiğinde evrim geçirmesi irdelenmeli.