Otizm hastası oğlunu kelle paça çorbasıyla iyileştirdi!
Otizmli oğlunu kelle paça çorbası içirerek sağlığına kavuşturan Dr. Natasha Campbell McBride, sağlıklı bir hayat için Türk mutfağını adres gösterdi.
Otizmli oğlunu kelle paça çorbası içirerek sağlığına kavuşturan Dr. Natasha Campbell McBride, sağlıklı bir hayat için Türk mutfağını adres gösterdi.
İngiltere’de yaşayan Nöroloji ve Beslenme Uzmanı Dr. Natasha Campbell McBride’ın, 3 yaşındaki oğluna otizm teşhisi konulmasının ardından yoğun şekilde araştırma yapmaya başladı. Bu tür hastalıkların nedenini, oluşma şeklini, belirtilerini ve tedavilerini inceleyen McBride, birçok hastalığın aslında bağırsak florasındaki dengesizlikten kaynaklandığını tespit etti
Kendi oğlu da otizmli olan Dr. Natasha Campbell McBride, çalışmaları sonrasında Bağırsak ve Psikoloji Sendromu için Doğal Tedavi Yöntemi (GAPS Tedavi Protokolü) ile çok sayıda hastanın iyileşmesine katkı yaptı. Otizm tedavisi konusunda aşama kaydeden McBride, bu tedavide olmazsa olmazın, Türk mutfağında önemli bir yeri olan ‘kelle paça’ olduğunu belirtti.
Sorunlar bağırsakta başlıyor
3 yaşında iken oğluna otizm tanısı konulan McBride, oğlunun şu an 25 yaşında olduğunu ve uyguladığı tedavi ile sağlıklı, normal bir hayat sürdüğünü kaydetti. Hastalığın tedavisinde, taze et, balık, yumurta, fermente sebze, yoğurt, peynir de önemli besin araçları olduğunu anlatan Dr. Natasha Campbell McBride, araştırmalarında tüm hastalıkların sindirim sisteminde başladığının tespitinden sonra çalışmalarının seyrinin değiştiğini söyledi.
McBride şöyle konuştu:
“Tüm hastalıklar sindirim sisteminde başlıyor. Sağlıklı bir insan vücudunda belli bir mikrop dengesi var. Antibiyotikler, beslenme bozuklukları, hava kirliliği sonucunda da mikrop dengesi bozuluyor.
Bunların bir sonucu olarak da hastalıklar meydana geliyor. Otizmli çocukların tamamında beynin normal olduğunu görüyoruz ama bu çocukların bağırsak florası anormal. Otistik çocukların hepsinin beyinleri, bağırsak florası dengesinin bozukluğu nedeniyle zehirleniyor. Otizmli çocukların beyinlerindeki toksinler, 5 duyu organının düzgün çalışmasını engelliyor”.
Türk mutfağını önerdi
McBride araştırmaları çerçevesinde, Türk mutfağıyla ilgili ayrıntılı bilgiler de edindi. Sağlıklı beslenme konusunda Türk mutfağını örnek veren McBride, “Sağlıklı beslenme de aslında geleneksel Türk mutfağına çok çok benzer.
Yani sağlıklı beslenme için, geleneksel Türk mutfağı diyebilirim. Bir de çorba çok önemli. Tüm sağlıklı yemekleri, tarifleri bulacaksınız. Eski tarifleri bulup, onları canlandırmamız lazım. Çünkü eskiden insanlar gayet sağlıklı yaşıyordu. Tekrar o tariflere dönebilirsek bunu yine yapabiliriz” diye konuştu.
Bol bol kelle paça yiyin
APS beslenme protokolünde en önemli şeyin diyet olduğunu belirten McBride sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne yediğiniz çok önemli. Sindirim sistemimiz uzun bir tünel gibi. Oraya ne verirseniz karşılığını alıyorsunuz. O yüzden gıda bizim en önemli ilacımız aslında. Sağlıklı beslenme aslında geleneksel Türk mutfağına çok çok benzer. Neler vardır mesela? Taze et, balık, yumurta, fermente sebze, yoğurt, peynir gibi mayalanmış ürünler.
Bunların hepsi beslenme protokolünün olmazsa olmazlarından. Bir de çorba çok önemli. Çorba da bildiğim kadarıyla geleneksel Türk mutfağında önemli rol oynuyor. Mesela hayvanın kafasıyla, ayaklarıyla yapılmış çorbalar var. Bizim de GAPS protokolünde önerdiğimiz en değerli besinlerden biri bu kelle paça çorbasıdır.”
McBride konuşmasında Türk mutfağına övgüler yağdırarak, bol bol kelle paça yenmesini önerdi.
Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde düzenlenen sempozyumlara da katılan Dr. Natasha Campbell McBride, oğlunun otizmden kurtulma hikayesinin aynı durumdaki birçok hastaya örnek olduğunu belirtti.
Deneyimlerinin kendisine “Tüm hastalıklar bağırsakta başlar” sözünü öğrettiğini dile getiren McBride, şunları kaydetti:
“Tüm hastalıklar sindirim sisteminde başlıyor. Çünkü hastalıklar bağırsak florasına yerleşiyor. Zaten vücudumuzda mikropların olduğunu biliyoruz ama bence bunun boyutuyla ilgili bilgilerimiz eksikti. Son araştırmalara göre vücudumuzdaki hücrelerin yüzde 90’ı ki bu çok büyük bir oran, bağırsak florasında yaşıyor. Sağlıklı bir insan vücudunda belli bir mikrop dengesi var.
Antibiyotikler, kimyasal şeyler, beslenme bozuklukları, hava kirliliği bunların sonucunda da mikrop dengesi bozuluyor. Bundan sonra besinler yanlış sindiriliyor, böylece kan dolaşımı sistemine binlerce kimyasal giriyor. Bunların bir sonucu olarak da hastalıklar meydana geliyor. Zaten GAPS’ın nedeni de bu denge bozukluğu. Aslında otizmli çocukların tamamında beynin normal olduğunu görüyoruz ama bu çocukların bağırsak florası anormal.
Çocuk bu yapıyı da ailesinden alıyor. Ebeveynin bağırsak florası anormal olduğu için o da aynen çocuğa geçiyor. Bunun sonucunda sindirim sistemi nedeniyle çocukta toksisite oluyor. Yani yediği, içtiği şeyler aslında beyni büyütmesi gerekirken, tam tersine çocukta toksisiteye sebep olarak disleksi, epilepsi, hiperaktivite, şizofreni gibi sorunlara yol açıyor