Adanalı, Antepli, Rizeli ve Kayserili aralarında konuşurlar:-Yarın hava iyi olursa piknik yapmaya gidelim. herkes yanında bir şey getirsin.Bir gün sonra Antepli yanında baklavasını, Adanalı kebabını, Rizeli çayını getirmiş.Kayserili’ye bir bakmışlar o da yanında kardeşini getirmiştir. ?
Adamcağız her gece yatağını ıslatır hale gelmiş.Yatmadan önce her türlü önlemi alıp çişini de yapıyor, ama gece yine yatağını ıslatıyormuş.Sonunda canına tak etmiş ve soluğu psikologda almış. Doktor hastasını önce telkin ederek uzanıp rahat etmesini sağlamış ve terapisine başlamış; – Eveeet… şimdi anlatın bakalım.Her gece yatağınızı nasıl ıslatıyorsunuz? – Valla doktorcuğum, yatmadan önce çişimi yapıyorum
Adamın biri güzel bir papağan satın alarak eve getirmiş ve başlamış konuşmayı öğretmeye. Özellikle papağanın “amca” demesini istiyormuş. Günlerce uğraşmış ancak papağana tek kelime öğretmeyi başaramamış. Bir gün iyice sinirlenmiş ve papağanın bir tüyünü kopararak, “amca de bakayım” diye bağırmış. Papağandan yine ses çıkmayınca her seferinde “amca de” diyerek hayvanın tüylerini tek tek yolmuş. Adam, tüylerini
Genç milyonerin biri kafeterya da otururken yanına yaşlı bir adam yaklaşır. Yaşlı adam cebinden altın kaplamalı çakmağını çıkartıp gösterip -“Bu çakmağı, servetiniz karşılığında satın almanızı teklif ediyorum” der. Zengin: -“Bu basit çakmağın karşılığında servetimi mi istiyorsun!! Çıldırdın mı sen!!! ??? Yaşlı adam: -Bu tahmin ettiğiniz gibi basit çakmak değil der ve çakmağı çakar.. Çakmaktan bir cin çıkar
Adamın biri uzun yıllardır iş arıyormuş ve istediği işi bir türlü bulamıyormuş. Adam artık bıkmış ve son bir iş başvurusu daha yapacağım, olursa olur, olmazsa bir daha asla iş başvurusu yapmayacağım demiş. Neyse adam iş başvurusunda bulunmuş ve şans ya adamı görüşmeye çağırmışlar. Görüşme sonuna doğru personel müdürü sormuş; -Peki beklentilerin ne? Seni ne tatmin eder?
Eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp; 5 dakika dükkana göz kulak ol, hemen döneceğim der ve çıkar. 5 dakika sonra döndüğünde, Gelen giden oldu mu ? diye sorar. Çırak, Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim; deyince eczacı telaş eder. Büyük kırmızı kutular müshil, küçük kırmızı kutular öksürük şurubu … Hangisinden
Kızın biri yeni aldığı bisikletiyle okula geliyor ve okulun bahçesindeki bisiklet parkına henüz kilit almadığı için öylece bırakıyor… Derslerin bitiminde eve gitmek için bisikletinin yanına gelince bisikletinin yerinde olmadığı görüyor ve çok sinirleniyor.. Ertesi sabah okula geldiğinde bisikletini üzerinde bir notla bir gün önce bıraktığı yerde buluyor .. Kağıtta aynen şöyle yazıyor: ‘Çok özür dilerim
karı-koca kahvaltı yaparken kadın bir anda elindeki tavayı kocasının kafasına geçirir. ne olduğunu anlamayan kocası şaşkınlıkla durumu sorar – ne oldu hayatım? + dün pantolonunu yıkarken cebinden üstünde Çiğdem yazan bir kağıt buldum. – karıcım o, geçen gün üzerine bahis oynadığımız atın ismiydi. bu açıklamayı yeterli bulan kadın neşe içinde kahvaltısına devam eder. kadın, iki
Amerikalı bir antikacının yolu Türkiye’ye düşmüş, hayvan pazarının birinde geziyormuş. Birden, önünde ihtiyarca bir adamın durduğu, zayıf mi zayıf, hasta bir eşek görmüş; ancak dikkatini çeken, bu zavallı eşeğin üzerinde gördüğü, oldukça eski ve son derece değerli semermiş. Antika kültürü olmayan bu zavallı ihtiyardan semeri son derece ucuza satın alabileceğini düşünerek pazarlığa başlamış. Sıkı bir pazarlıktan
Osman amca hanımını dövmüş ve hanımı da dayanamayıp memleketteki anasının yanına gitmiş ve epey zamandır gelmemiştir. Cep telefonuyla yaptığı çağırma istemlerine cevap alamayan Osman amcanın; çamaşır, bulaşık, yemek, temizlik ve çocuklarla uğraşmaktan takadı tükenmiştir. Kadınını son kez çağırmak için telefona sarılmış, ancak anasının yanından gelmek istemeyen kadın, telefona cevap bile vermemiştir Bunun üzerine Osman amca