Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldılar: “Eski gazeteniz var mı bayan?” Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim ama ayaklarına gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler vardı ve ayakları su içindeydi. “İçeri girin de, size kakao yapayım” dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı. Kakaonun yanında reçel, ekmek de hazırladım
Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için. Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su’ya aşık olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, “Sırf senin
Yaşlı adamın hastalığına çare bulunamayınca, kendisine evliya denilen birinin adresini vermişler. Söylenenlere göre en ağır hastalar o zatın duasıyla iyileşebiliyormuş. İhtiyar adam verilen adresi çaresizlik içinde cebine atıp doktorun yanından ayrıldığında, sokağın köşesinde simit satan 6 – 7 yaşlarındaki bir çocuğa rastladı. Çocuk son derece masum gözlerle kendisine bakıyor ve onu tanıyormuş gibi gülümsüyordu. Adam,
Zamanın birinde bir tüccar varmış. Bu tüccarın dört eşi varmış. Bu tüccar en çok dördüncü eşini severmiş. Her zaman en güzel kıyafetleri en güzel takıları en güzel ayakkabıları ona alırmış. tüccar üçüncü eşini de en az onun kadar severmiş. Bu eşi tüccarın gurur kaynağıymış çok güzelmiş. Tüccar hep korkarmış ya bir gün beni bırakırsa diye
Bir mahallede yeni komşularıyla çay sohbeti yapan kadına komşuları: ”Senin aile yaşantına hayranız, eşin ve çocuklarınla çok mutlu bir yaşantın var. Kocanın BİR dediğini İKİ etmiyorsun. Bu mutluluğunun sırrını bizede anlat ” derler. ”Kısaca anlatayım” der kadın ve anlatmaya başlar: ”Düğünümüz bittikten sonra kocam kendi atında , bende kendi atıma bindik evimize doğru gidiyoruz. Benim
Yaşlı adamın eşi evde tereyağ yapıyordu.Kocası ise her gün yakınlarındaki bakkala götürüp satıyor,onunla geçiniyorlardı. Bakkal,adamın getirdiği tereyağını hiç tartmıyordu. Ancak bir gün acaba dedi,adam gittikten sonra tereyağını tartıya koydu.. 900 gram olduğunu görünce çok öfkelendi ve yarın geldiğinde bunun hesabını sorar bir daha da ondan alışveriş yapmam dedi. Ertesi sabah yaşlı adam elinde tereyağıyla içeri
İbrahim aleyhisselam, ölüm meleğine sual etti ki: – Ey ölüm meleği, eceli gelen insanlarınu bir kısmı doğuda , bir kısmı batıda olsa, yahut kuzeyde ve güneyde aynı anda zelzele olup ölseler, yahut da dünyanın çeşitli yerlerinde savaş olsa, aynı anda binlerce, milyonlarca insan ölse , aynı anda bunların hepsinin ruhlarını nasıl alıyorsun? Ölüm meleği cevap
70, 80 ve 90 yaşlarında üç kardeş varmış. Üçü de, 60 yaşında üçüzler gibi görünüyormuş. 70 yaşındakine genç kalmanın sırrını sormuşlar. O da, 80 yaşındaki abisine sorulmasını söylemiş. Benden on yaş büyük olduğu halde, benim gibi 60 yaşında görünüyor demiş. 80 yaşındakine gitmişler, o da 90 yaşındaki abisini göstermiş, benden büyük olduğu halde o da,
80’lik ihtiyar 25 yaşındaki kıza aşık olur ve evlenirler. Küçük kasabada büyük olay yaratan evlilik memnun mesut devam ederken bir yıl sonra ihtiyar adam karısını doğum yapmak üzere hastaneye getirir. Herkes şaşkınlık içindedir. Derken hemşire gelip adamı tebrik eder, Bu mükemmel bir şey! Bu yaşta bunu nasıl başardınız ?” -Eee” der ihtiyar, “Motoru sıcak tutacaksın
Çinli gelin ve geçimsiz kaynanası arasında geçen muhteşem bir hikayeyi sizlerle paylaştık. Umarım beğenirsiniz. Li-Li, gelin olup Çin geleneklerine uygun biçimde kaynanasının evine taşınmıştı… Ancak kısa bir süre sonra, kaynanasıyla arasında geçimsizlik baş gösterdi. Çünkü kişilikleri tamamen farklıydı ve birinin ak dediğine diğeri kara diyordu… Genç gelin ayrı bir eve taşınmak için nabız yoklayınca ortalık