Evlendiği günden beri eşine müsaade etmiyordu ailesiyle uzun süre görüşmesi için. Ayrı şehirlerde yaşadıkları için yılda bir defa birkaç günlüğüne müsaadesi vardı sadece. Bu sorun dışında her şey çok güzeldi, güzel bir evleri ve arabaları vardı. Adam çok çalıştığı ve eve geç geldiği için ev hanımı olan eşi vaktini evde yalnız başına düşünerek veya bir
Sevdiğinizi Söylemek İçin Geç Kalmayın Öğretmen, yetişkin sınıflardan birisine şöyle bir ödev verir: – “Sevdiğiniz birine gidin ve ona kendisini sevdiğinizi söyleyin.” Bir sonraki dersin başında ise öğrencilerden birisi söze şöyle başlar: – Geçen hafta bize bu ödevi verdiğinizde size sinirlenmiştim. Bu sözleri söyleyebileceğim hiç kimsenin olmadığını düşünüyordum. Eve giderken bir anda yüreğimin sesine kulak
Evvel zaman içinde memleketin birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış. Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış “Bu gençliğin sırrı nedir?” diye. İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya. Ama sorular sık, soranlar çok olunca cevap vermek vacip olmuş sanki.Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye
Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle.. Adam ona bir kez daha göz
Çocuğun biri yakaladığı bir serçe kuşuyla oynayıp duruyordu. Oradan geçmekte olan Hazret-i Ömer çocuğa sordu: — Küçük bey, bak zavallı kuşun kanatlarından tüyler dökülüyor, çırpına çırpına da tâkattan düşmüş görünüyor. Ne olur bırak hayvancağızı! Çocuk yaramaz olduğu kadar da merhametsizdi. — Hayır, ben bu kuşla oynuyorum. İsterse kanatları kopsun, karşılığını verdi. Halife buna üzülmüştü. Bir teklif
Adam hanımına pek hoş davranmaz, kalbini kırar. Sonra hanımından sofrayı kurmasını ister. Kadıncağız hiç sesini çıkarmadan kurar sofrayı ve buyur eder kocasını. Adam sabırsızca sofraya oturur, iştah kabartacak bir zevkle yemeye başlar. Yemek tuzsuz olmuştur. Birkaç lokma yedikten sonra hanımından tuz ister. Hanımı; “Sen yemeğe devam et ben getiririm” der ve içeri gider. Adam ikide
Ünlü doktor yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi. Ancak havada bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı. Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve “O toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat bekleyemem” diye bağırdı. Görevliler gideceği şehrin 6 saat
ADAM, bineceği otobüsün kalkmasına bir saatten fazla süre olduğu için, terminalin yarı aydınlık koridorlarını arşınlıyordu. Ellerini yıkamak üzere biraz ilerideki mescide yanaştığında, iş tulumları giymiş bir genç ona doğru gelerek: — Herhalde namaz kılacaksınız, dedi. Abdest alma yerimiz de mevcuttur. Adam, elindeki sigaranın külünü delikanlının ayakları dibine silkelerken: — Sen herhalde görevlisin, diye diklendi. Ne
Bir gün annem yoğun bir iş günü sonrasında yemek hazırladı. Babamın önüne bir kavanoz reçel ve aşırı yanmış bir tost ekmeği koydu. Ben, babamın yanmış ekmeği fark edip fark etmediğine bakıyordum. Ancak o sadece yedi ve bana günümün nasıl geçtiğini sordu. Kendi cevabımı hatırlamıyorum, ama o anda annem yanmış ekmek için özür diledi. Babamın cevabını
90/10 sırrı inanılmazdır! Çok azımız bunun farkındadır. Sonuç? Pek çok insan gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve baş ağrısından acı çekmektedir. Bu sır nedir? Hayatın %10’u, sizin başınıza gelenlerden oluşur. Hayatın diğer %90’ına ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla karar verilir. İnsanlar anlamsız şeyler söyler ve yaparlar. İnsanlar hasta olur. Arabalar bozulur. Uçaklar geç