Sosyal medya üzerinden tanıştı! ‘Dünyayı burnumdan getirdi’

Ankara’nın Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde anestezi teknikeri Sevginur Aktaş (22), geçen yıl 13 Eylül’de, evinde silahla başından vurularak, yaralanmış buldu. Aktaş, Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.

Gözaltına alınan ve eşinin intihar ettiğini öne süren Müslüm Aktaş (27) ise sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Sevginur Aktaş, yoğun bakımdan çıktıktan sonra polise verdiği ifadesinde, intihar etmediğini, eşinin kendisini vurduğunu söyledi. Beyninin hasar görmesi nedeniyle yürüyemeyen, görme sorunu yaşayan Aktaş, tedavisi tamamlandıktan sonra tekerlekli sandalye ile taburcu edildi.

Müslüm Aktaş’ın ‘eşe karşı öldürmeye teşebbüs’, ‘kişi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘eşe karşı nitelikli cinsel saldırı’, ‘eşe karşı kasten yaralama’ suçlarından 75 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada yargılanmasına başlandı. Aktaş, Ankara 35’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile katıldı.

Duruşmada konuşan Sevginur Aktaş, eşiyle sosyal medya üzerinden tanıştıklarını belirterek, “22 Mart 2020’de nişanlandık. Nişan taktıktan sonra Müslüm dünyayı burnumdan getirdi. Aşırı kıskançlık yüzünden psikolojik şiddet had safhadaydı. Nişanlılık döneminde ayrılmak istedim; ancak ‘Bizde ayrılık yoktur artık o yüzük parmağına girdi. Sen benim ahiretliğimsin, anca ölürsen’ gibi sözler söylüyordu. Ayrılmak istedim ancak tehditleri nedeniyle evlendim. İfadesinde nişanlıyken de intihar girişiminde bulunduğumu söylüyor. Kesinlikle yalan. Yaşamayı çok seviyordum. Kafamdan kurşun geçtiğinde bile sürekli yaşamak için çabaladım” dedi.
blank

Olay günü işten geldikten sonra Kırıkkale’ye ailesinin yanına gitmek için hazırlık yaptığını söyleyen Sevginur Aktaş, şunları söyledi: “Kardeşim şeker hastası 3,5 yaşında. 1 gün önceden hediyeler aldım. Ailemi de 18 gündür görmüyordum. ‘Dayanamıyorum ne olursun götür’ dedim. Götürmeyeceğini söyleyince annesini arayıp, ikna etmesini istedim. Görüşmeden sonra ‘Bu zamana kadar hep senin dediğin oldu, bu saatten sonra benim dediğim olacak. Kırıkkale’yi, anneni, babanı unut’ dedi. Sonra uyumaya gitti. Ben o gün temizlik yaptıktan sonra akşam yemeği hazırladım. Uyanınca tam masaya otururken aramızda yine Kırıkkale’ye gitmek istediğim için tartışma çıktı ve bana tokat attı. Tokat atınca ben de tırnaklarımla boynunu çizdim. Sonra balkona çıkıp oturdum. Balkonda oturmamı bile kıskanıyordu.


Bana, ‘Senin karakter yapın ortada’ diye bağırdı. İçeri girdikten sonra yanıma gelip, ‘Sen nasıl bir kadınsın. Salonun perdesi ince, dışarıdakiler seni görür’ dedi. Başıma dikilip, ‘Kalk kalk, ne yatıyorsun’ dedi. ‘Yalvarıyorum git, benden uzak dur’ dedim sonra beni zorla yatak odasına götürerek t*cavüz etti.” Bu sırada eşinin kendisine tokat atıp, hakaret ettiğini ileri süren Aktaş, “Kendimi çok değersiz hissettim. Boşanmak istediğimi söyleyip, çantamı hazırladım ve gitmek için kapıya yöneldim. Engelleyip tekrar yatak odasına götürdü. Salona gidip geldiğinde elinde tabanca vardı sonra benim boğazımı sıktı. O sırada nefes alamadım. Sağ elinde tabanca vardı, sol eliyle boğazıma bastırdı. ‘Bizde boşanma yoktur demedim mi sana’ diye bağırdı. Bırakması için yalvardım. Vuracağını hiç tahmin etmiyordum. Silah sesinden sonra bir şey hatırlamıyorum. Olaydan sonra gözümü hastanede açtım” dedi.